19 Haziran 2016 Pazar

Savaşın sınırında

  Ülkede ve hatta dünyamızda kutuplaşma had safhada, eğriyi doğruyu görmeye bulmaya çalışıyoruz,siyasiler arasında sert tartışmalar, toplum içindeki uzlaşmazlıklar, pek çok şiddet, terör olayı üst üste geldikçe, nereye gidiyoruz, bunun sonucu nereye varacak diye düşünüyorum. Şiddetle çözülmeyeceğine inandığım konular olsa da, ne yazık ki sivilleri katletmek üzere programlanmış bir terör örgütüyle barış yapılamayacağını acı bir şekilde gördük, çünkü zalimin amacı uzlaşmak değildir, bozgunculuk yapmaktır, huzursuzluk çıkarmaktır. Kendi güçlerini göstermek ve ispatlamak için başkalarının canını yakmaktan çekinmezler. Zalimle uzlaşmak demek onun zulmüne sessiz kalmak demektir ki bu da haksızlıklar karşısında dimdik durması gereken Müslümanlara yakışmaz. Ya zulmedilen toprakları terkeder, Allah'ın bize daha hayırlı bir yurt vereceğini ümit ederek yola çıkarız ya da o topraklarda zalimin zulmü bitene kadar savaşırız. Asker ve polislerimiz şuanda şehit olma yolunda, zalimle mücadele içinde. Allah hepsinin yar ve yardımcısı olsun. Pek çok şehidimizi toprağa verdik, evlere ateşler düştü, babasız yavrular, evlatlarını kaybeden ana babalar, geride kalan eşler hiçbirinin acısını dindirebilecek bir söz söyleyemeyecek kimse, ama zalime karşı savaşan şehitlerin mekanlarının bizlerden daha iyi olduğuna şüphem yok.
     Çatışmalar devam ederken, bir yandan da insanların değerleri yok edilmeye çalışılıyor, bu değerler yok olduğunda karşılarında savaşacak kimseyi bulamayacaklarını biliyorlar. İslam ahlakının yayıldığı yerde zulmedemeyeceklerini biliyorlar, bu yüzden gördükleri en büyük tehdit bu. İnançlı, Allah'a dayanmış, gücünü Hak'tan alan zalime boyun eğmeyecek nesiller. Bunun yerine içkinin, uyuşturucunun esiri olmuş kendi nefsinin peşinde koşan bir toplum gayet kolay şekilde köleleştirilebilir. Kimin dost kimin düşman olduğunu bile anlayamayacak doğruyu eğriden ayıramayacak nesiller yetişsin ki, bozgunculuk ve fitne tohumlarının verimlerini alsınlar. Bunu engellemek bize düşüyor, askerlerimiz çatışmalarda şehit düşerken, bizlerin görevi ortak değerlerimizi unutmamak, insanları partilere, görüşlere ayırmamak, insan olduğu için bu toprakların hamuruna kattığı iyi şeyleri görerek sevmek. Birbirimizin elinden tutup kaldırmak, doğru yolu beraber bulmaya çalışmak. En yakınımızdakilere, ailemize dahi düşmanlık ederek bu topluma ne kazandırmayı bekliyoruz ki? İnsani değerlerini yitirmiş bir toplum olmayalım, belki yarın o savaşın içine bizler de dahil olacağız. Kurtuluş savaşında neler yaşandığını belki de tam olarak anlayamadık gençliğini yaşamadan toprağa düşen şehitlerimizi unuttuk. Şimdi hatırlama zamanı.
      Şimdi bütün şehitlerin, zalime karşı duranların bu yolda ölenlerin topraklarında yaşamanın hakkını verme zamanı. Haksızlıklarla, mal mülk sevgisiyle, nefretle hiç bir toplum ilerleyemez, bizim için gerekli olan güçlü bir iman ve atalarımızın bizlere bıraktığı topraklara hakkıyla sahip çıkmak, mazlumun inlediği zalimin zulmettiği topraklara dönüştürmemek. Bunun için artık renkli dünyalarımızdan, konforumuzdan, eğlence ve zevklerden uzaklaşıp biraz düşünmemiz gerek. Ülkemizin bir köşesinde canlar verilirken bizim görevimiz burda zevk sefa peşinde koşmak değildir. Ülkede bölücülük yapanlarla kol kola olmak hiç değildir.
     Gezi parkındaki ağaçların kesilmesine fikren karşı bir insan olarak bu olayların nasıl da terör örgütü propagandasına dönüştüğünü izledim. Hala bu olayı konuşuyor olmamız bile yanlış, artık oraya gidenlerin çok az bir kısmının çevreci olduğunu idrak etmek zorundayız. Yanlış insanlarla aynı platformda olmayalım, tek amacı kaos olanların maskelerine aldanmayalım, onlar kendileri yoldan saptıkları gibi başkalarını da saptırmanın peşindeler. Çevreci olmak için sokağımızdaki çöpleri toplamak, balkonumuzda, bahçemizde çiçekler yetiştirmek, çevreci kuruluşlara bağışlar yapmak dururken kimsenin oyununa gelmeyelim. Kimsenin piyonu olmayalım, siyasileri eleştirmekse amacımız da hakarete varmasın dilimiz, bizler ilerde daha iyisini yapabilmek için kendimizi geliştirelim, kendi işimizi düzgün yapmaya gayret edelim. Kaosu kendi ellerimizle getirmeyelim, Ramazan ayında en çok ihtiyacımız olan şeyi birliği beraberliği yardımlaşmayı unutmayalım. Hayırlı günler sevgili okurlar.
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...