6 Haziran 2016 Pazartesi

Büyümek mi yaşlanmak mı?

     Bugün güzel bir gün. Ramazan'ın ilk günü, hayırlı Ramazanlar sevgili okurlar; yardımlaşmanın, hoşgörünün, komşuluk ve akrabalık ilişkilerimizin zirvede olduğu bir Ramazan ayı olsun. Bugün aynı zamanda benim doğum günüm bu sebeple yaşlanmak ve büyümek arasındaki farkı idrak edeceğimiz bir yazı yazmak istedim, zamanda yolculuk için kemerleri bağlayalım :)
     Bir anne olarak bebeğimin büyüdüğü anlara tanık olmak, benim için kendi hayatımı izlemek gibi, kendi evladımda bazen benzerlikler bazen farklılıklar görüyor, aslında onu severken kendimi sevecek taraflar buluyorum. Biliyorum ki bir zamanlar masum, tombul yanaklı bir bebektim işte sadece; hepimiz öyleydik, hatırlatmanın zamanı geldi öyle değil mi? Bir adım atabilmek ne kadar değerliydi, bir dişimiz çıktığında herkes heyecanlanmış sevinmişti; görenler başımızı okşamış, yanağımızdan bir makas almıştı. Ama tabi ki en çok annemiz bizimle gülüp bizimle ağlamıştı. Babalarımız da destek olmuşlardı elbette, mesela babam gazımı çıkarırken üstüne kustuğumu anlatır hep, sırf o sebeple bir gömleğini feda etmiş kendisi :) 
     Annemi kaybedeli 12 sene olmuş ama insanlar anılarıyla yaşar, bizleri nasıl fedakarlıklarla büyüttüğünü fakat bizim ona çok da iyi bir evlat olamadığımızı biliyorum. O yüzden oğlum beni dinlemiyor, benimle ilgilenmiyor diye dert yanacak yüzüm de yok. 16 yaşında herşeyi ben bilirim edasında bir ergenken annemi kaybedişimizle ailemizi ayakta tutanın o olduğunu anlamamız geç olmadı. Aslında hayatla ilgili hiçbir şey bilmediğimi de anlamış oldum. Ne bayramlar bayramdı artık, ne pazar banyoları vardı küçüklüğümüzden kalan, ne halimizi hatrımızı içtenlikle soran, hastalandığımızda başımızda bekleyen ne de sevdiğimiz yemekleri özenerek hazırlayan biri. Aile, anne olmadan da ayakta durabilirdi evet durmalıydı da; ama sanki sevgi ve fedakarlıkla örülen bir duvar yıkılmıştı da herkes üşüyordu, herkes soğumuştu, ocaktaki yemek hatta bardaktaki çay da. O gün büyümem gerektiğini düşünüyordum ama nasıl yapacaktım? Annem büyümüş, 3 çocuğunu koruyan kocaman bir duvar olmuştu; evimizi, soğuktan, kardan, kıştan korumuştu ama yorulmuştu da, hayat her zaman kolay değildi, insanlar can yakardı bazen en sevdiklerin en yakın gördüklerin bile; annem bunları kaldıramamıştı bilirim, tek temennim güzel bir yerde olması ve artık hiç üzülmemesi. 
     İnsan nasıl büyür ve nasıl yaşlanır? İnsan okudukça büyür, karşısındakinin yerine kendini koyabildikçe, yaradılanı Yaradan'dan ötürü sevmeyi öğrendikçe büyür. İnsan çevresine dokundukça, doğaya insanlığa faydalı olup hizmet ettikçe büyür, suçu başkasında değil çoğu zaman kendinde ararken büyür, kalıplara sığmadığında, ona sınırlar çizenlere karşı koyduğunda büyür. Büyümek ne zor değil mi? Oysa yaşlanmak kolay, sadece bekleyip hiçbir şey yapmasanız akıntıya karşı kürek çekseniz de zaman size imzasını atar, bunun için çaba sarfetmeyenler hatta tersi istikamette gitmeye çalışanlar da yaşlanmıştır. Bizlere düşen yaşlanmamak için çaba sarfetmek değil, yaşlanırken büyümeyi hedeflemektir. Kendimizi ne kadar geliştirdiğimiz, neler öğrendiğimiz, nasıl davrandığımız, hatalarımızı kabullenip doğru yolu bulmak için çabalamamız; bunlardır bizleri büyüten, zamanın eklediği çizgilerle barışık olmak için böyle bir hayat yaşamak gerekir belki de.      
     Hayata başladığımız noktada kalarak devam etmek oldukça zordur; bunu bilerek değişerek, dönüşerek, hayatın getirdiklerini kabullenip kendimize dersler çıkartarak büyük bir insan oluruz. İçimizdeki çocuğu, neşeyi kaybedelim demiyorum, onlarla ve onlara rağmen dönüşmeliyiz. Her gün bebekler dünyaya gelmekte, onlara öğretecek birşeyler biriktirmeliyiz, onlara bıraktığımız değerlerle daha güzel bir dünya inşa edeceklerine inanmalıyız, yoksa nasıl huzur içinde gidebiliriz bu diyardan?
   

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...