31 Temmuz 2016 Pazar

Namaza başladıktan sonra..

     Namaz pek çoğumuz için yaşlanınca kılarız, işlerimizden vakit bulamıyoruz diyerek ertelenen, insanlara ağır gelen bir ibadet, günün 5 vakti çok değerli zamanımızdan harcamaktan sakınarak, bu vakti dedikodu, tv izlemek, telefonla oynamak veya fazladan uyumakla değerlendiriyoruz. İnsanlara kızmak değil amacım, ben de tam olarak böyleydim, küçük bir kaza sonrası dizimi incittim. Bükmekte zorlanıyordum, yürürken topallıyordum yolda yürürken insanlar acıyarak bakıyordu. Herşey böyle başladı.
    Diz eklemlerindeki sakatlıkların ciddi olabileceği ve ömür boyu sorun çıkarabileceğini okudum, doktora gidersem ameliyat ol diyecek diye korkmaya başladım, çünkü dizimi hiç bir yöne hareket ettiremiyordum ağrı olmadan. Ben bize can ve sağlık veren Allah'a güvendim, Allah'ın yarattığı sistem bir kez düşünce bozulacak ve bir daha düzelmeyecekti öyle mi? Kendi yaratmadığım bu beden için ahkam kesmeyi bıraktım. Nasıl ki yaralar iyileşiyor, zor zamanlar geçiyorsa bu ağrılar da dinecek ben tekrar yürüyecektim. Peki nasıl Allah'a arz edecektim durumu? Hiç namaz kılmayan ben, namaz rekatlarını, okunacak surelerin bir kısmını, rükuyu secdeyi, namazı anlatan internet sitelerinden öğrendim ve kılmaya başladım. Diz ağrılarım olduğu için 5 vakit kılamıyordum, ama bükmekte zorlandığım dizim namazda o kadar acımıyordu, şaşkındım. Aynı hareketi başka zamanlarda yapmam mümkün değildi. Allah'tan yardım istediğimde herşey sanki daha kolaydı ve  acı çektiğim için kalbim daha samimiydi. Sonra çok şükür ara sıra ağrılarım olsa da düzeldim, özellikle her cuma namaz kılmak isteyip kılıyordum, ama diğer günler kılmak aklıma pek gelmiyordu. Hamileliğim de böyle geçti bir farkla Kuran meali okumaya başladım, doğumdan sonra ise namazı bıraktım bebeğimle ilgilenmek çok zor geliyordu, devamlı oturmak veya uyumak istiyordum bebekle ilgilenmediğim vakitlerde. 2. ayında alerji kaynaklı egzama ve ishal sorunu çok yıprattı, dua ediyordum sürekli Allah'ım bir çare diye, çok şükür. Yumurtalı hazır yiyecekleri ve şekeri kestikten sonra, birde probiyotik gıdalarla (yoğurt,elma sirkesi) bağırsaklarıma iyi gelen yiyecekler tükettiğimde bu sorun da çözüldü Allah'ın yardımıyla. Aidin Salih hocaya ve onun yazılarına ulaşmıştım internetten, bir de kortizonsuz bir egzama kremi bulmuştum ''coresatin'' hala pişiklerde kullanırım. 
    Namaza gerçek anlamda başlamam ailem ve eşim arasında kalıp ne yapacağımı bilmediğim zamanlarda oldu, yuvamı tercih ettim ama ailemi de arayıp soruyorum, bütün bu sıkıntılı zamanlarda Allah'a sığınan ben birşey farkettim, Allah bu sıkıntılarımızı çözdüğünde biz Allah'ın dininden ona dua etmekten hemen yüz çeviriyoruz. Şükretmek için dua etmeliydim, namaza devam etmeliydim, ben ikiyüzlü bir insan olmamalıydım, çıkarı için yüzümüze gülen insanlardan nasıl nefret ediyorsak, Allah'ın huzurunda bu korkunç duruma düşmekten çok korktum. Oruçlarımı tutmalıydım ki Aidin Salih hoca da orucun çok büyük bir şifa olduğunu kitaplarında yazmıştı.Allah kullarına bir rahmet olarak indirmişti Kitab'ı ve ibadetleri, O'nun emrine uygun yaşayarak faydalarını görmek mümkün. Kaza oruçları tutmaya başladım, haftanın 2 gününü oruçlu geçiriyorum. Bilmeden de olsa açlıkla ve Allah'ın mucize nimetleriyle şifa bulduktan sonra bu nimetleri terkedip sonra da ben neden hastalandım demek olmazdı. Oruç nimetini terketmeyecek, aksine tutamadıklarımı da tutacaktım acele etmeden. Namaza, Allah'a şükür ve duaya devam edecektim, sadece başım sıkıştığında yakaran, zevk ve sefa içindeyse herşeyi unutan bir insan olmak istemiyordum. Sabah namazına özellikle korkarak uyanıyordum, bu vakit Kuran'da şahitli olduğu belirtilmiş bir vakitti. Her vaktin önemi olmakla beraber, sabah namazına kalktığımda gün boyunca namaz kılmaya daha istekli olduğumu gördüm. Bazı vakitleri atlayarak kılmaya devam ettim bu arada sağlığımda olan değişiklikleri insanlara muhakkak anlatmalıyım dedim. İnsanlar bunun için namaz kılmamalı, içinden geldiği için Allah'a yakarmak, ona şükretmek, derdini dileğini anlatmak için; önünde saygıyla eğilmek için kılmalı. Bize can veren, yuva veren, evlat veren, rızk veren hep O değil mi? Neden başkalarına vaktimizi çokça ayırırken namazı bırakalım ki? Biz namaza  ve Allah'a sımsıkı sarılalım ki Allah'tan birşey istemeye de yüzümüz olsun. O'nun emirlerinden yüz çevirip ondan yardım istemek.. Allah çok büyük ki gene de dualarımızı geri çevirmiyor. Öyleyse haydi arkadaşlar Allah'a koşun çünkü O'ndan merhametlisini bulamayacaksınız, O'ndan başka dost da bulamayacaksınız.


     Anlatmak istediklerime gelince; ben depresyona girmeye meyilli bir insandım, insanların kırıcılığı, bencilliği, hırsı beni çok yıpratmıştı, kendi ailem bile yüz çevirdi ve yalnız kaldım, namazla yalnız olmadığımı anladım. Benim içten dualarıma ibadetime Allah gönlüme ferahlık vererek, içime huzur vererek cevap veriyordu. Hiç ummadığım şeyler oluyordu, diz ağrılarım tamamen bitmişti, oruçla beraber nefsimi kontrol edemeyen ben iradeli ve daha kararlı bir insan olmuştum. Düzensiz ve işlerini asla zamanında yapamayan ben namazla düzenli ve gününü verimli kullanan bir insan olmuştum, pek çok komşu edinmiştim yeni taşındığımız sitede. Eski arkadaşlarımla tekrar buluşuyorduk, yalnız değildim artık. Oğluma bakmak eziyet olmaktan çıkmış çoğu zaman sinirlendiğim olaylara olur öyle şeyler demeye başladım. Eşime karşı da aileme ve beni üzen her olaya her insana daha anlayışla bakmaya başladım, içimi ferahlatan herşeyi dayanılır kılan namaz ve Kuran'dı. Ülkenin içindeki zor duruma üzülürken bile Allah büyüktür, herşeyin bir sebebi vardır, Allah inananlara zulmetmez dedim. Fakat insan kendine ve başkalarına zulmediyordu, bizim görevimiz de buna karşı durmaktı. Bu dünyada barışı huzuru eşitliği sağlamak, gerçek hayatın ahirette olduğuna iman ederek bu dünya malına tamah etmemek, bizden daha zor durumda olan herkese yardım eli uzatmaktı. Görevlerimi, hayatta durmam gereken noktayı öğrenmiştim, ruh ve beden sağlığım uzun süredir böyle değildi. Bunları anlattım çünkü içinizdeki bunalımın, stresin, üzüntünün kaynağı Kuran'dan, Allah'ın bize gösterdiği yoldan uzak bir hayat yaşamanız olabilir. Başınıza gelen sıkıntılar da tam olarak dönmeniz gereken yönü göstermektedir. Ne olur modern hayatın içinde, başkaları ne düşünür diyerek dininizi öğrenmekten ve yaşamaktan vazgeçmeyin, hurafelere değil Kuran'a yönelin. Bizim için kurtuluş yolu apaçık orada anlatılıyor, anlamak ve bilmek isteyenler için. Bir söz okudum, bir Kitap hayatınızı değiştirir diye, o Kitap benim için Kuran'dır. Kuran geri dönmek istemeyeceğiniz güzel bir yola sokar sizi. Gerçek ben kimim bunu sorgularken bulursunuz kendinizi? Gerçeklik dediğimiz nedir, ne kadar görecelidir, kendimizi bulmak için özümüze dönmek için biz bu gerçeklikle karşılaşmalıyız. 
      Hayatımdaki pek çok mucizeyi Kuran'la namazla ve oruçla tanışınca yaşadım, ölüleri dirilten Allah ölü kalpleri de diriltir. Herşeyin bir manası olur gözünüzde, karıncanın dahi; yaşamak boş ve anlamsız değildir artık. Kendinize hedefler koyar, kısacık ve ne zaman biteceği bilinmeyen ömrümüzü hayırlı işlerle doldurmaya çalışırız. Öyle ya geri dönüş yok, topladığımız mallar bizi bırakacak da yaptığımız iyi işler dünyadan giderken bizimle olacak. Ben zaten iyiyim namaza ibadete gerek yok diyebilirsiniz ben de öyle derdim, fakat şimdi anladığım, namaz ve oruç insanın bizzat kendi sıhhatini, gücünü koruması için, başına geleceklere dayanabilmesi için, Allah'a daha yakın olabilmesi, sabrı öğrenebilmesi için şart; yoksa en ufak imtihanda imanımız da iyiliğe olan inancımız da kaybolabilir. Allah bizleri doğru yola iletsin, hayırlı günler dilerim.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...