8 Aralık 2017 Cuma

İnanırsan dünyayı değiştirebilirsin!

İnancın ne demek olduğunu, yaşamış büyük insanların, en başta peygamberlerin hayatlarına bakarak algılayabiliriz. İnsanların, ülkelerin hatta dünyanın değişimi inançla mümkündür. İnsana verilen düşünme gücü, diğer varlıklardan ayıran değil mi bizi? O zaman neden düşünmek yerine, ezberliyoruz, inanmak yerine vazgeçiyoruz? Neden gücümüzü kullanmıyoruz, hem kendi dünyamızı hem de çevremizi değiştirebilmek için? Belki de bu güce ulaşmamız için bizi engelleyen kendi olumsuz düşüncelerimiz veya başkalarının fikrini gereğinden fazla önemsememiz.


Birgün muhakkak iyilerin kazanacağına ben yürekten inanıyorum, ilahi adaletin her an tecelli etmekte olduğuna, masumların da yüzlerinin güleceğine derinden inanıyorum. Belki zaman bizlere unutturuyor, ama dertlerden sonra gelen neşenin kıymetini biliyor muyuz? İçtiğimiz suyun lezzeti susuz kaldığımız zamanla doğru orantılı değil midir? İhtiyacımız olanı bize istemeden sunduğunda anmayı unuttuğumuz Allah'ı tanımak için ona muhtaç kalmamız, onun bize kalbimizdekileri vereceğine iman etmemiz gerekmiyor mu? Sahip olduklarımızın gerçek sahibini ne kadar tanıyoruz? Ne kadar iman ediyoruz? Bize verilen iradeyle neleri seçip, neleri gözardı ediyoruz? Seçtiğimiz yolların sonuçlarına katlanmaya hazır mıyız? Bu seçimi canımız nasıl isterse öyle mi yapıyoruz, çevredekilerin onaylaması için mi yoksa sadece Allah rızası için mi yapıyoruz?

Bazen kendime iman eden bir kalpten daha değerli ne olabilir diye soruyorum, inancı umudu satın alabilecek, onun verdiği huzuru verebilecek birşey bulamıyorum. İnsanlara bunu hatırlatmak zorundayız. Umudunu, yaşama sevincini kaybetmiş insanlar kendilerine de çevrelerine de zarar veriyorlar. Belki karanlık tarafa geçiyorlar, nefsleriyle başbaşa kalarak. Oysa yalnız değiliz, bizi yaratan ihtiyaçlarımızı veren Allah her daim bizi görmekte, dualarımıza cevap vermekte. Fakat biz ne kadar samimi yöneliyoruz. Maddi sevgilerden ne kadar arınabiliyoruz, kalbimize Allah sevgisi girecekse, diğer sevgileri birbir çıkarmamız gerekmez mi? Herşeyi yaratanı seversek zaten yaratılanlar da sevimli gelir bu gözlere, gözü veren Rabbimi tanırsam, görebildiklerime de şükretmem gerekir. Bütün bu verilenlerin karşılıksız verildiğini hatırlarsak Rabbin cömertliğini görürüz, biz fakirden bir ekmek parasını sakınırken, yağmurlarla su veren, topraktan türlü türlü nimet çıkaran Rabbimizi anıyor muyuz? Allah ahlakıyla ahlaklanmak ne demek anlıyor muyuz?

İman eden kişi yalnız kalsa da Allah'ın onu unutmadığını bilir, fakir ve hasta düştüğünde, zulme uğradığında bu imtihanlarla Rabbine yaklaşacağını, onu daha iyi tanıyacağını bilir. Dünya nimetleri içinde zevk içinde yaşamak için gelmedik, düşünmek ve inanmak sonra Allah'a kul olmak için geldik. Bizi o yaratmış, isteseydi iman ederdik diyenler olacaktır elbet; Allah sana gerekli bütün donanımı vermişken, düşünmek, dünyaya düşünen gözlerle bakmak, sana gelen hakikati ilmi değerlendirmek de senin görevin. Neden diğer canlılarda olmayan düşünce, iman gücünün sana verildiğini sorgulamadan yaşama, Allah herşeyi uyum içinde yarattığına göre, sana bu aklı neden verdiğini de unutma. Verilen nimetler değerlendirilmek içindir, israf etme, böyle gelmiş böyle gider, ama herkes böyle yapıyor deme.

İnanan, inandığı şekilde yaşayan insan öncelikle kendini, çevresini, sonra da bütün dünyayı değiştirebilir. Allah'ın yarattığı düzeni yargılamak yerine algılamaya çalışan, iyi işler yapmayı hedefleyen herkes bir gün başarıya ulaşır. Bu başarı insanın imanının sonucudur, ve gayretinin, bütün olumsuzluklara rağmen kalkıp; ''Vardır bunda da bir hayır'' demesindedir. Biz Allah'a peygamberlere, kitaplara, meleklere, kadere iman etmek üzere, bu düzenle uyum içinde yaşamaya geldik; nankörlük eder kibrimizde boğulursak, düzeni bozmak için çabalarsak elbette bunun sonucunu yaşarız ve pişman oluruz. Bize verilen gücün farkına varalım, düşüncelerimizi Allah'ın yarattığı düzene uyumlu hale getirelim, verilen gücü kötüye değil iyiye kullanalım. Kuran insanın kullanma kılavuzudur bana göre, onsuz insan neyin doğru olduğunu nasıl bilebilir? Düşünebilir ama aklına gelen binlerce düşünceden hangisine itimat edeceğini bulamaz, yolunu şaşırır.

İnsanların birbirine sevgiyle bakması, karşılıksız yardım edebilmesi, kalp kırmaktan çekinmesi hep Allah'a imanının neticesidir. Bize ait olmayan bir dünyada bize ait olmayan savaşların, hırsların içinde kaybolmayalım. Bugün dilerim ki, iman eden her kalp çevresini güneş gibi aydınlatsın, ısıtsın. Tüm olumsuzluklara rağmen inancınız sarsılmasın, Allah sabredenlerle beraberdir. Hayırlı cumalar, selamlar...

2 yorum:

  1. Birgün muhakkak iyilerin kazanacağına ben yürekten inanıyorum, ilahi adaletin her an tecelli etmekte olduğuna, masumların da yüzlerinin güleceğine derinden inanıyorum. Belki zaman bizlere unutturuyor, ama dertlerden sonra gelen neşenin kıymetini biliyor muyuz?
    TARİH TEKERRÜRDEN İBARETTİR. ŞU AN İSLAM BELDELERİ...TEOPOLİTİK KARARLAR, DÜNYAYI KAOSA SÜRÜKLER
    https://www.facebook.com/permalink.php?story_fbid=487200555064684&id=100013242319421
    ***
    SOSYALİZM VE KAPİTALİZMDEN SONRA Kİ EN SONUNCU İDEOLOJİ İSLAM. EŞYA; BAZ,ÖLÇÜ.
    https://bredaholland.blogspot.com/2018/06/akidenin-ideoloji-olabilmesi-icin-dunya.html
    Hırs, başarıya giden yoldur.
    http://bredaholland.blogspot.com/2018/01/hrs-basarya-giden-yoldur.html

    YanıtlaSil
    Yanıtlar
    1. İLAHİ ADALETİ UNUTMAYIN.İLAHİ ADALETİN AÇIKLAMASI.
      http://bredaholland.blogspot.com/2018/05/ilahi-adaleti-unutmayin.html

      Sil

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...