15 Mayıs 2016 Pazar

Toplum ahlakı ve cinsel suçlar

    Son zamanlarda kadın tacizi haberlerini bir yana bırakın, en temiz, en saf olanlara; çocuklarımıza yapılan saldırıları konuşur olduk. Paramparça edilen sadece bedenleri ve mahremiyetleri değil aynı zamanda kişilikleridir ve o yavruların ne yöne savrulacağını ve geleceklerinin nasıl olacağını kestiremiyorum. Allah hepsinin yardımcısı olsun diyebiliyorum, haliyle isimleri gizlenen, bu yaraları tek başına sarmak zorunda olan yavrular. Kendi çocuklarımızın başına gelmesinden korktuğumuz her olay başkasının çocuğunun başına gelirken susma hakkımız yok. Bu durum nasıl toplumsal bir travma oldu, ensest, çocuk tacizi, tecavüz nasıl bu kadar normalleşti ve yaygınlaştı herkes oturup düşünmeli. Ben bu konuda toplum olarak nerede hata yaptığımızı sorguluyorum.
     Öncelikle medyanın ciddi bir disiplin altında olması gerekiyor. Medyada sansür baskı gibi saçma haberler elbet olacaktır. Ama şunu bir düşünün lütfen, dizilerde reklamlarda, herkes sevişip, öpüşüyor ve sadece bu şekilde mutlu oluyor, adeta öpüşmek için yaşıyor dizi karakterleri. Bütün izleyiciler de o sahneyi bekleyerek izliyor diziyi sanki. Ekmek kavgasını, adaleti, aile değerlerini anlatan kaç tane yayın veya dizi var? Herkesin tek derdi öpüşmek, nasıl bir dünya algısı yarattıklarından bihaber reyting peşinde koşturup duran insanlar. Demiyorum ki bunu izleyen herkes gidip birini taciz eder, ama neden insanları sürekli en ilkel duygulardan biri olan cinsellik temasıyla ekrana bağlayan programlar var? Bu programlar neye hizmet eder, topluma faydası nedir. Kimse bana özgürlük falan demesin, neyin özgürlüğü? Fikir mi üretiyor bu diziler? İlim irfan mı öğretiyor? Yoksa içimizdeki potansiyel sapığı mı açığa çıkarıyor. Birisi sokağın ortasında karısını öpse yahu ne yapıyor deyip sinirlenirsiniz. Dizide olunca aynı sahne 70 milyon severek izliyoruz, böyle ikiyüzlülük olamaz. Yanlışı doğruyu ayırt etmiş insanlarsak, televizyon sektörünün, ekran başında çoluk çocuk kim var demeden sürekli bel altı çalışmasına dur demeliyiz. Hasta ruhlu insanlarla yaşamak istemiyorsak, bu hasta ruhlu programlardan kurtulmalıyız. Bunu başaracak olan eleştirmenleriyle. seyircisiyle halktır. Halk bunu istiyor yalanını kendinize saklayın, bugün Osmanlı'nın kuruluşunu konu alan Diriliş dizisi reyting rekorları kırıyor, içinde bırakın öpüşmeyi; el ele tutuşma sahnesi gören varsa bana anlatsın. Bir tarih ancak bu kadar güzel uyarlanabilir, ekrana yansıtılabilirdi. Demek ki illa cinsellik içermesi gerekmiyor halkımızın bir diziyi beğenmesi için. 
     Sadece tv programları değil elbette, sosyal medya, gazete ve dergiler sanki her sorun halloldu, savaşlar bitti, açlık mı o da ne kafasından kurtulmalı artık, çıplak kadın resmi basarak, frikik yakalayarak iyi gazeteci olunmaz. Halkın, dünyanın, çocukların sorunları masaya yatırılmalı, herkes daha iyi bir dünya için ne yapacağını hesaplamalı. Kısa ömrümüzü de başkalarının vücutlarına boş boş bakarak tüketmek ne kadar doğru olabilirse, bunu gazetecilik diye halkın önüne koymak da o kadar doğru olabilir. İnsanlarda şehvet uyandırarak, zinanın önünü açan bir iş ne kadar doğru olabilir siz düşünün.
     Medyayı bir tarafa bırakırsak, suçu kendimizde aramanın vakti geldi de çattı bence, hepimiz insanlığın ne demek olduğunu unutmak üzereyiz. Dünyaya her türlü zevki tatmaya geldiğine inanan insanlar var. Bu dünya nimetleri sayısızdır evet, ama biz her şeyi kullanmak, tüketmek, kirletmek için gelmedik bu dünyaya. Bu dünyaya temiz ve iyi olanı, kötüye ve pise tercih etmeye geldik. Ne yazık ki iyi kötü, temiz pis karışmış, adını da benim seçimim, benim doğrum koymuşuz. Böyle bir dünyada kimse kusura bakmasın, kimine göre mini etekliye tecavüz haklı olur, kimine göre namaz kılan adamla dalga geçmek düşünce özgürlüğü olur. Böyle bir toplumun hasta ruhlu insanlar yetiştirmesi de tesadüf değildir. Çünkü insanın değer yargılarının zamana mekana göre sürekli yıkılması değişmesi demek o insanın benliğinin de parçalanması demektir.
     Peki gerek dışardan gerek içerden toplumsal ahlakı bozan düşünce ve davranışları nasıl düzeltebiliriz. Öncelikle İslam ahlakını öğrenmeli toplumumuz. Müslümanım derken iki kere düşünmeli, ben nasıl bir Müslümanım, ahlakımla nasıl örnek olurum diye. Sadece kendinizi düzeltmek yetmez, sizi eleştirseler de belki bir kişiyi değiştirmeye vesile olurum diyerek, ahlaklı olmanın yollarını başkalarına da anlatacaksınız. Bir insanı yalan söylemekten, kimini zinadan, kimini iftiradan, kimini dedikodudan uzak tutmaya çalışacaksınız. Toplumun ahlakını tek başına değiştiremezsiniz elbet ama her gün bu görevi üstlenen birçok insan var. İnsan ahlakını, onurunu ayaklar altına alan ve bununla gurur duyan, hayvan gibi yaşamamız gerektiğine inananlar olduğu gibi. Ama iyiyle kötünün savaşında kazanan bellidir, yeter ki siz de safınızı belli edin. Sadece hasta ruhlu insanları değil, hasta ruhlu insanları besleyen toplumun yanlışlarını da haykırmak, ısrarla anlatmak ve düzeltmek gerek. Toplumun genelindeki ahlaki çöküşü görmezden gelerek değerlendirmeyelim duymak istemediğimiz taciz haberlerini. Bir tarafta durmamız gerekirken, tarafsız durmayalım, toplum böyle haberlerden iğrenirken bir yandan da ahlaksızlıkları ''Sanat için soyunmuş'' diye aklamaya çalışmayalım, yanlışları terkedelim. Evlatlarımızı daha güvenli bir ortamda yetiştirmek için İslam'a sarılalım, İslam ahlakıyla ahlaklanalım inşallah.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...