11 Temmuz 2018 Çarşamba

Bir garip yolcuyum

Bize hayatın bir yolculuk olduğunu söylediler. Fakat bu yolculuğu belediye otobüsüyle mi yoksa lüks arabamızla mı; deniz yoluyla mı yoksa uçarak mı yapacağız kimse söylememiş. Zaten yolculuğa başlarken de böyle bir seçme hakkımız yok. Yolun başında ve sonunda aynı yerdeyiz orada hemfikiriz. Ama yol boyunca ne yapacağımızı nasıl bilebiliriz? Aslında Allah yarattığı kullarına zulmetmez, ve herkesin yolunu ona kolaylaştırır. Ama biz arabamızla denizden geçemeyeceğimizi, elimizdeki otobüs kartıyla uçağa binemeyeceğimizi anlamak zorundayız. Yani haddimizi yerimizi bilmek kavramak mecburiyetindeyiz.

Hayatı çok iyi biliyoruz, çok akıllıyız tamam, ama bize verilen adrese bile navigasyonla gidiyoruz arkadaşım biraz samimiyet lütfen. Navigasyon teknolojisi yokken de sora sora gitmiyor muyduk zaten? Neden böyle olduk? Adresi yanlış tarif ettiler diye mi insanlara, hayata küstük? Hayatımızı neden yol yordam bilmeden, rehber aramadan yaşayıp karmaşıklaştırıyoruz? ''Bir bilene sor'' sözü çok uzaklarda kaldı sanki, malum herkes çok biliyor..

Gençlik diyelim, cahil cesareti diyelim insanoğlu elbet yanlış yollara sapacak ama bu demek değil ki doğru yolu bulamayacak. Çıkmaz sokakta oturup ağlamak da bir seçim tabi ki ama ömür boyu burada ağlasan, kendini parçalasan da kimse görmeyecek. Diğer seçenekleri göreyim dersen, geri dönüp yeni bir yol arayışına girebilirsin zahmet olmazsa.

Gelelim vesait olayına, işte falancanın oğlu/kızı arazi aracı aldı, benim otobüs biletim bile yok, varsa da yetersiz bakiye, nasıl gideyim gitmem gereken yerlere, varmam gereken hedeflere? Başta ne dedik varacağımız yer aynı, sen yürüyerek başla işe Allah kolaylaştırır diyeyim. Hızlı gitmen gereken yerde zaten ihtiyacın olan araç sana verilir. Demek ki şuan yürüyerek gitmen gerekiyor, demek ki yürüyebildiğin için şükretmen gerek, şuan o aşamadasın.

Söz açılmışken anlatayım içimde kalmasın; öğrencilik yıllarımda 3 araç değiştiriyorum üniversiteye gitmek için, geç kalınca hocadan fırça yedim, hocanın özel aracı ve şoförü varmış bilmiyordum. Evimin nerde olduğunu sordu, çok da uzak değil dedi, özel araçla yarım saatlik mesafeyi 3 ayrı toplu taşıma aracında, dolana dolana 1 buçuk saatte falan gidiyorum tabi ben. Her araçta binemedim, inemedim kavgası derken uzuyor da uzuyor yollar. Şimdi bu hadiseye tekrar bakınca Einstein'ın görelilik teorisini de daha iyi anlıyorum; otobüsle gidenle özel aracıyla giden kişinin zaman kavramı da aynı olmuyor. Belki rahmetli de böyle keşfetti bilemiyorum. Çok okuyan mı çok gezen mi bilir sorusuna da yanıt olsun bu hadise.

Bakış açıları farklı olsa da gerçeklik aynı aslında. Herşey bizim elimizde değil evet ama elimizdekileri iyi kullanmak bizim elimizde. Şükretmek bizim elimizde. Bu yazıyla olan yolculuğumuz da burada bitiyor, sizlere hayırlı yolculuklar, durakta inecek var! Yazının anlam ve önemini pekiştirmek için de bir şarkı bırakalım buraya:



1 yorum:

  1. Hayatı çok iyi biliyoruz, çok akıllıyız tamam, ama bize verilen adrese bile navigasyonla gidiyoruz
    O zaman al sana geleceğinin garantisi olan cennetin adresi.
    http://bredaholland.blogspot.com/2018/01/hrs-basarya-giden-yoldur.html

    YanıtlaSil

Yaşam ve Ölüm

Doğumu mucizevi bir olay kabul ediyoruz fakat ölüm neden hep kötü şeyler hatırlatır bizlere? Başka bir boyuta geçeceğimize inanan herkes iç...